PAB, Türkiye’deki Tehlike Altındaki Milletvekili Sayısını Artırdı
Parlamentolar Arası Birlik (PAB), HDP, DEM Parti ve DBP’li mevcut ve eski 39 milletvekilinin başvurularını oybirliği ile kabul etti. Bu durum Türkiye’den kabul edilen milletvekili başvuru sayısını 108’e çıkardı. PAB, tüm dünyada taciz, kötü muamele, hak ihlalleri ve ölümle karşı karşıya kalan parlamenterleri korumayı ve savunmayı amaçlıyor.
Milletvekillerinin Başvuru Konuları
22 kadın ve 17 erkek toplam 39 milletvekilinin başvurularındaki şikayetler arasında şunlar bulunuyor:
- Barışçıl siyasi faaliyetlerin kriminalize edilmesi,
- Keyfi soruşturmalar ve terörle mücadele yasalarının istismarı,
- Devlet görevlilerinin uyguladığı fiziksel şiddet, tehdit ve yıldırma politikaları,
- İfade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün ihlali.
PAB: Başvurular Usule Uygun ve Görev Kapsamında
Başvurularda iletilen ihlallerin genellikle 2018-2025 yılları arasında Diyarbakır, Van, Hakkari, Mardin ve Ankara’da meydana geldiği belirtiliyor. Milletvekillerine yöneltilen suçlamaların çoğunun konuşma yapmak, cenazelere katılmak, yürüyüş düzenlemek veya sosyal medyada paylaşım yapmak olduğu söyleniyor. PAB’a bağlı Parlamenterlerin İnsan Hakları Komitesi, başvurunun usule uygun olduğunu ve iddiaların komitenin görev kapsamına girdiğini bildirerek davaları inceleyeceğini belirtti.
Toplam Başvuru Sayısı 108 Oldu
PAB, daha önce takip ettiği 67 HDP’li, 1 TİP’li ve 1 DEP’li milletvekiline yapılan başvuruların ardından Türkiye’den toplamda 108 milletvekili dosyasını takip edecek.
‘AİHM Kararlarıyla Örtüşüyor’
DEM Parti adına başvuruları yapan Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, kararın Türkiye’deki muhalif seslere baskının artması ve demokratik alanın daralması karşısında alındığını belirtti. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi ifade özgürlüğü, adil yargılanma ve siyasi temsiliyet haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle mahkûm ettiği kararlarla örtüştüğünü dile getirdi.
‘Siyasi Temsiliyetin Kriminalize Edilmemesi Gerektiği Mesajı’
Cupolo, PAB’ın 39 dosyayı kabul etmesinin Kürt ve muhalif milletvekillerinin haklarının uluslararası düzeyde tanındığının bir göstergesi olduğunu belirtti. Ayrıca siyasi temsiliyetin kriminalize edilmemesi gerektiği yönünde güçlü bir mesaj içerdiğini vurguladı.